Antalya Tasarım Grubu - Web Sitesi Tasarım | ATG - Antalya Tasarım Grubu Genel Bilgi Sayfaları | Geri İleri |
|
Antalya Tasarım Grubu - Web Tasarım, Hosting (Barındırma) İşlemleri, Alan Adı İşlemleri İklim Geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar boyunca değişmeyen
ortalama hava koşullarına iklim denir. İklim, coğrafi ortamın oluşması ve şekillenmesi ile
insanların yaşantı ve etkinlikleri üzerinde önemli rol oynar. Örneğin bir yerdeki doğal bitki örtüsü, akarsuların
özellikleri, insanların yaşam tarzları, konut tipleri, ekonomik etkinliklerinin
türü,iklimin kontrolü altındadır. İklimi oluşturan çeşitli öğeler vardır.
Bunlar sıcaklık, basınç, rüzgarlar, nemlilik ve yağıştır. İklim elemanları adı
verilen ve birbirlerini etkileyen bu
öğeler arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. İklim olayları atmosfer içinde gerçekleştiği için öncelikle
atmosfer ve özelliklerinin incelenmesi gerekir. Atmosfer Dünya’yı çepeçevre saran gaz örtüsüne atmosfer denir.
Atmosferin alt sınırı, kara ve deniz yüzeyleriyle çakışır. Üst sınırını ise
yerçekiminin etkisi belirler. Ekvator’dan kutuplara doğru yerçekimi arttığı
için atmosferin şekli Dünya’nın şekli gibi küreseldir. Atmosfer’in
Katları Atmosfer kendini oluşturan gazların karışımı ve gidişindeki
farklılıklar nedeniyle çeşitli katlara ayrılmıştır. Bu katlar yeryüzünden yukarılara
doğru troposfer, stratosfer, şemosfer, iyonosfer ve ekzosfer şeklinde
sıralanır. Troposfer
Stratosfer
Şemosfer
İyonosfer
Eksosfer (Jeokronyum)
Atmosferde
Bulunan Gazlar Atmosferde bulunan gazların % 75’i ve su buharının tamamı
troposferde bulunur. İklim yönünden daha çok atmosferin alt katları önemli
olduğundan burada troposfer ve stratosferin alt katlarının bileşimi
incelenecektir.
Su buharı : Yere ve zaman göre oranı en çok değişen gazdır.
Yeryüzünün aşırı ısınıp, soğumasını engeller. Yağış, bulut, sis gibi hava
olaylarının doğuşunu sağlar. Karbondioksit : Atmosferin güneş ışınlarını emme ve saklama
yeteneğini artırır. Havada karbondioksit (CO2) miktarının artması
sıcaklığı artırıcı, azalması ise sıcaklığı düşürücü etki yapar. Ozon : Hava içindeki
oksijen (O2) mor ötesi (ultraviyole)
ışınlarının etkisi altında ozon (O3) haline geçer. Ozon gazı, içinde
hayatın gelişmesine olanak vermez ancak atmosferin üst katmanlarında ultraviyole ışınlarını emerek yeryüzündeki yaşam üzerinde
olumlu bir etki yapar. Yeryüzünden 19 – 45 kilometre yükseklikler arasında
bulunan ozon katının son yıllarda inceldiği hatta yer yer
delindiği belirlenmiştir. Özellikle buzdolabı, soğutucu, araba ve spreylerden
çıkan gazların (kloroflorokarbon) neden olduğu anlaşılmış ve bu gazların
kullanımına kısıtlamalar getirilmiştir. Yeryüzüne ulaşan mor ötesi ışınlardaki artış, sıcaklıkların
artmasına, buna bağlı olarak buzulların erimesine, bitki örtülerinde
değişimlere neden olabilecektir. Güneş
Işınlarının Atmosferde Dağılışı Yeryüzünün ısınmasında ana enerji kaynağı Güneş’tir. Dünya,
Güneş’in uzaya yaydığı enerjinin ancak iki milyonda birini alır. Güneş’ten
gelen bu enerji güneş sabitesi (solar konstant) ile
belirlenir. Atmosferin üst sınırında 1
cm2’ye
1 dakikada gelen kalori miktarına güneş sabitesi (solar konstant)
denir. Atmosferin etkisiyle, Güneş’ten gelen ışınların tamamı yere
ulaşmaz. Atmosfer güneş ışınlarını çeşitli oranlarda tutar ve dağıtır. Bu
nedenle yeryüzü Güneş’ten gelen ışınlardan çok atmosfer tarafından tutulan
ışınlarla ısınır. Sıcaklık
Etmenleri Atmosferin ısınması çeşitli etmenlerin etkisi altındadır. Güneş
Işınlarının Yeryüzüne Değme Açısı Belirli bir yüzeye dik ve yatık gelen ışınların getirdikleri
enerji miktarları arasında belirgin bir fark vardır. Çünkü bir ışın demeti dik geldiğinde daha dar bir yüzeyi
aydınlatırken, aynı ışın demeti yatık geldiğinde daha geniş bir yüzeyi
aydınlatır. Ancak ışınların yere
değme açısı daraldığı için etkisi azalır. Bu nedenle Güneş ışınlarının yere
değme açısı büyüdükçe yeryüzünü ısıtma gücü de artar. Güneş ışınlarının yeryüzüne değme açısını etkileyen etmenler
şunlardır: Dünya’nın
Şekli Dünya’nın küreselliğinin bir sonucu olarak, Ekvator’dan
kutuplara doğru güneş ışınlarının yere değme açısı küçülür. Buna bağlı olarak
her iki yarım kürede Ekvator’dan kutuplara doğru sıcaklık azalır. Bu durum
enlemin sıcaklık üzerindeki etkisini gösterir. Dünya’nın
Eksen Eğikliği ve Yıllık Hareketi Dünya’nın eksen eğikliği nedeni ile Güneş çevresindeki
dönüşü (yıllık hareket) sırasında güneş ışınlarının yere değme açısı değişir. Yeryüzündeki bir noktanın güneş ışınlarını yıl içinde farklı
açılarla alması ısınma farklılıklarına neden olur. Dünya’nın
Günlük Hareketi Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle güneş ışınlarının bir
noktaya değme açısı sabahtan öğleye kadar artar. Öğleden akşama kadar ise
azalır. Günün en yüksek sıcaklığı, ışınların en büyük açı ile geldiği öğle
saati değil, depolanan enerjinin en fazla olduğu 13.00 – 14.00 saatleri arası
ölçülür. Çünkü öğleye kadar yerde biriken enerji, ışınların gelme açısının
daralmasıyla birlikte ışıma ile atmosfere iletilir. Işıma gece boyu devam eder,
yer soğur. Güneş’in doğuş saatinde ışıma sona erer ve yerde enerji depolamaya
başlar. Işımanın sona erdiği anda günün en düşük sıcaklığı yaşanır. Işıma Yeryüzü kazandığı enerjinin bir bölümünü atmosfere geri
verir. Buna yer ışıması denir. Güneş
ışınlarının yeryüzüne ulaşamadığı saatlerde (gece) ve güneş ışınlarının yere
değme açılarının küçüldüğü aylarda yer ışıması artar. Ayrıca, zeminin yapısı da
yer ışıması üzerinde etkilidir. Örneğin yeryüzünün bitki ile kaplı alanlarında
yer ışıması az ve yavaşken çılak arazilerde ısı kaybı
daha hızlı ve fazla olur. Eğim
ve Bakı Geniş bir bölgeye düşen birbirine paralel ışınların yere
düşme açıları, yamaç eğimine ve bakı durumuna (Güneş’e dönüklüğe) göre değişir.
Bu durum yerel ısınma farklarına yol açar. Kuzey Yarım Küre’de güney yamaçlar,
Güney Yarım Küre’de ise kuzey yamaçlar güneş ışınlarını yıl boyunca daha büyük
açı ile aldığından daha sıcak olur. Ekvator çevresinde bakının etkisi tüm yamaçlarda görülür. Bakının
Etkisi Güneşe dönük olan eğimli yamaçlarda;
Yükselti Deniz seviyesinden yükseldikçe atmosferin yoğunluğunun ve
içindeki su buharının azalması ile troposferin daha çok yerden yansıyan
ışınlarla ısınması nedeniyle sıcaklık, her 100 m’de
yaklaşık 0,5°C azalır. Bu nedenle enlemi aynı olan iki farklı noktadan daha
yüksekte olan, diğerine göre her zaman daha soğuk olur. Örneğin deniz
seviyesinden 155 m yükseklikteki Bursa’da sıcaklık 25°C iken aynı enlemde bulunmasına
karşın 2543 m yükseklikteki
Uludağ’da sıcaklığın 12°C olması
yükseltinin sıcaklığa etkisini gösterir. İndirgenmiş
Sıcaklık Yeryüzünde sıcaklığın
enleme bağlı dağılışını gösteren haritalar çizilirken yükseltinin sıcaklık
üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için indirgenmiş sıcaklık değerleri
kullanılır. Bir yerin yükseltisinin sıfır (0 m) kabul edilerek
hesaplanan sıcaklığına indirgenmiş sıcaklık denir. Bir yerin indirgenmiş sıcaklığını hesaplamak için
yükseltiden kaynaklanan sıcaklık farkı hesaplanır. Bu fark o yerin gerçek sıcaklığına eklenir. Örnek : 900 m yükseklikteki Ankara’da Ocak ayı ortalama sıcaklığı
-2°C’dir. Ankara’nın deniz seviyesine indirgenmiş
sıcaklığı kaç °C dir? Çözüm : 100 m’de sıcaklık 0,5°C azalırsa 900 m’de X°C azalır. X=900 x 0,5 / 100 =
4,5 °C’dir. İndirgenmiş Sıcaklık = Gerçek Sıcaklık + Sıcaklık Farkı İndirgenmiş Sıcaklık = -2 +4,5 İndirgenmiş Sıcaklık = 2,5°C’dir. Kara
ve Deniz Dağılışı Karalar denizlere göre daha çok ve çabuk ısınıp, soğurlar.
Bu nedenle, karaların daha fazla yer kapladığı Kuzey Yarım Küre’nin yıllık
ortalama sıcaklığı Güney Yarım Küre’den daha fazladır. Ayrıca her iki yarım kürede kara ve denizlerin dağılışındaki
farklılık termik ekvatorun yer ekvatorundan sapmasına neden olmuştur. Termik
Ekvator :
Meridyenlerin en sıcak noktalarını birleştiren eğriye termik ekvator denir. Atmosferdeki
Nem Oranı Atmosferdeki nem;
Okyanus
Akıntıları Enlemin etkisine bağlı olarak, ekvatoral bölgeden gelen
akıntılar sıcak su, kutup bölgelerinden gelen akıntılar ise soğuk su taşırlar. Sıcak su akıntıları geçtikleri
kıyılarda sıcaklığı yükseltici, soğuk su akıntıları ise sıcaklığı düşürücü etki
yapar. Rüzgarlar Rüzgarlar geldikleri yerlerin özelliklerine göre, estikleri
bölgelerin sıcaklığını yükseltici ya da düşürücü etki
yapar. Bu durum enlemin sıcaklık üzerindeki etkisini gösterir. Örneğin Kuzey
Yarım Küre’de yer alan Türkiye’de kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı düşürücü
güneyden esen rüzgarlar sıcaklığı artırıcı etki yapar. Zeminin
Yapısı Karaları oluşturan taş ve toprakların fiziksel özellikleri
(rengi, parlaklığı, gözenekliği gibi özellikleri) yeryüzünde ısınma
farklılıklarına neden olur. Ayrıca zeminin bitki örtüsü ile kaplı olup
olmaması, bitki örtüsünün yoğunluğu, kar ya da toprak
örtüsünün bulunup bulunmaması sıcaklık dağılışı üzerinde etkilidir. Bu nedenle taş ve toprakların ısınıp soğuma süreleri
farklılık gösterir. Örneğin açık renkli ve gevşek yapıya sahip kumsallarda ısınma ve soğuma çabuk
gerçekleşir. Sıcaklık
Kuşakları Matematik iklim kuşaklarının sıcaklık etmenlerinin etkisi
ile değişikliğe uğraması sonucu belirlenmiştir. Kara ve denizlerin dağılışı bu
belirlemede temel etkendir. Kuzey Yarım Küre’de karaların daha geniş yer kaplaması, yaz
sürelerinin daha uzun olması, sıcak su akıntılarının daha etkili olması ve
Güney Yarım Küre’de buzullarla kaplı, geniş Antartika
Kıtası’nın bulunması nedeniyle sıcak ve ılıman kuşak Kuzey Yarım Küre’de, soğuk
kuşak ise Güney Yarım Küre’de daha geniştir. Matematik
İklim Kuşakları : Dünya’nın eksen eğikliğine göre
belirlendiği için, sınırları dönenceler ve kutup daireleridir. Sıcak
Kuşakların Özellikleri Matematik Kuşaklarının Özellikleri Matematik kuşaklarının yer yer
değişime uğraması sonucu oluşmuş ve ana çizgileri ile Ekvator‘ a paralel uzanan
sıcaklık kuşakları şunlardır: Sıcak Kuşak : Sıcak kuşakta bulunan yerlerde,
Ilıman
Kuşak : Ilıman kuşakta bulunan yerlerde,
Soğuk
Kuşak : Soğuk kuşakta bulunan yerlerde,
Sıcaklıkların
Gösterimi Yeryüzünde ölçülen sıcaklıkların dağılışı izotermlerle
haritalarda gösterilir. Aynı sıcaklıktaki noktaları birleştiren eğrilere izoterm (eş
sıcaklık) eğrisi denir. İzoterm (eş sıcaklık) eğrileri karasallığın ve sıcak su
akıntılarının etkisiyle enlemlerden sapma gösterir. İzoterm haritaları ve yer şekillerinin sıcaklık üzerindeki
etkisini gösterebilmek için gerçek sıcaklıklar, enlem etksini
gösterebilmek için indirgenmiş sıcaklıklar kullanılarak çizilir ve bu bilgi
haritalarda belirtilir. Dünya’da
ve Türkiye’de Sıcaklığın Dağılışı Sıcaklığın yeryüzündeki coğrafi dağılışını ve bu dağılışın
nedenlerini yıllık ortalama izoterm haritaları yardımıyla incelemek mümkündür.
Aylık ortalama izoterm haritaları ise sıcaklığın aylar arasındaki değişimi
hakkında bilgi verir. Dünya’da
Sıcaklığın Dağılışı Dünya
Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı Kuzey
Yarım Küre’de Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı Ocak ayı kış mevsimine rastlar. En düşük sıcaklıklar Kuzeydoğu Sibirya ve Kanada’da görülür. Buralardaki sıcaklık değerleri yıl
boyunca -20°C’nin altındadır. Yüksek sıcaklıklar Ekvator ile Yengeç Dönencesi arasında,
denizler üzerinde görülür. İzoterm eğrileri karalar üzerinde güneye, denizler üzerinde
kuzeye doğru sapma gösterir. Bu durum, karaların denizlerden daha soğuk
olduğunun kanıtıdır. Güney
Yarım Küre’de Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı Ocak ayı yaz mevsimine rastlar. En soğuk yer Güney Kutbu’dur. En yüksek sıcaklıklar Güney Afrika’da Kalahari
Çölü’nde, Güney Amerika’da Patagonya Çölü’nde ve
Kuzey Avustralya’da görülür. İzoterm eğrileri karalar üzerinde güneye, denizler üzerinde
kuzeye doğru sapma gösterir. 50 – 60° güney enlemleri arasında karaların az yer kaplaması
nedeniyle izotermler oldukça düzgün uzanır. Sonuçlar Kuzey Yarım Küre’de izotermlerin gidişi enlemlere uyum
sağlamaz. Çünkü bu yarım kürede karalar geniş yer kaplar. Güney Yarım Küre’de izotermlerin gidişi daha düzenlidir.
Çünkü bu yarım kürede karalar daha az yer kaplar. Her iki yarım kürede okyanus akıntıları, izotermlerin
enlemlerden sapmasına neden olur. Dünya
Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı Kuzey
Yarım Küre’de Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı Temmuz ayı yaz mevsimine rastlar. Sıcaklık değerleri yüksektir. Çünkü karalar bu yarım kürede
geniş yer kaplar. En sıcak yerler, 15. ve 40. paraleller arasındaki karalar
üzerindedir. İzoterm eğrileri karalar üzerinde kuzeye, denizler üzerinde
güneye doğru sapma gösterir. 0°C izoterm eğrisi, Grönland’ın
kuzeyi ve kutup çevresinden geçer. Güney
Yarım Küre’de Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı Temmuz ayı kış mevsimine rastlar. Antartika
Kıtası -10°C izoterm eğrisi ile çevrelenmiştir. 50° - 60° enlemleri arasından geçen 0°C izoterm eğrisi
oldukça düzgün uzanışlıdır. İzoterm eğrileri, karalar üzerinde Ekvator’a, denizler
üzerinde güneye doğru sapma gçsterir. Sonuçlar Kuzey Yarım Küre’de izotermlerin gidişi enlemlere uyum
sağlamaz. Çünkü bu yarım kürede karalar geniş yer kaplar. Güney Yarım Küre’de izotermlerin gidişi daha düzenlidir.
Çünkü bu yarım kürede karalar daha az yer kaplar. Okyanus akıntıları, izotermlerin enlemlerden sapmasına neden
olur. Dünya
Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Sıcaklık Ekvator’dan kutuplara doğru azalır. En düşük sıcaklıklar kutup bölgelerindeki karalar
üzerindedir. Alçak enlemlerde karalar denizlerden, yüksek enlemlerde denizler karalardan daha sıcaktır. 0° - 45° Kuzey enlemleri arasında sıcaklık değerleri,
karaların geniş yer kaplaması nedeniyle Güney Yarım Küre’ye göre yüksektir. 45°
Güney enleminden sonra Güney Yarım Küre, Kuzey Yarım Küre’den daha sıcaktır. Termik ekvator, Avustralya çevresi dışında Güney Yarım
Küre’ye inmez. Çünkü bu yarım kürede soğuk su akıntıları daha etkilidir. Kuzey Yarım Küre’de ılıman kuşak okyanuslarının doğu
kıyıları batı kıyılarından daha sıcaktır. Dünya
Yıllık Sıcaklık Farkı En düşük sıcaklık farkı enlemin etkisine bağlı olarak
Ekvator çevresinde görülür. En yüksek sıcaklık farkı 65°C ile Sibirya’da görülür. Kanada’nın kuzeyinde ise 45°C’ye
ulaşan sıcaklık farkına rastlanır. Aynı enlemlerde bulunmalarına karşı Sibirya’da yıllık
sıcaklık farkı Kanada’dakinden daha yüksektir. Çünkü Sibirya’da karasallığın etkisi daha belirgindir. Ilıman kuşak okyanusların batı kıyılarında sıcaklık farkları
soğuk su akıntılarının etkisiyle daha yüksektir. UYARI : En sıcak ay ile en soğuk ay arasındaki sıcaklık
farkına yıllık sıcaklık farkı denir. Bu farklar dönenceler çevresinde, karasal
bölgelerde en fazladır. Ekvator
çevresinde ve denizel etkilere açık yerlerde ise sıcaklık farkları azalır. Türkiye’de
Sıcaklığın Dağılışı Türkiye
Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı En düşük sıcaklıklar, enlem ve karasallık nedeniyle
Kuzeydoğu Anadolu’da Erzurum – Kars Bölümünde görülür. En yüksek sıcaklıklar, enlem ve denizellik nedeniyle Akdeniz
kıyılarında görülür. Kıyı kesimlerinde denizellik nedeniyle sıcaklık 0°C’nin üstündedir. İç kısımlarda karasallık nedeniyle sıcaklık düşüktür. Buna
bağlı olarak kıyı bölgeler ile iç bölgeler arasındaki sıcaklık farkı artmıştır. Türkiye
Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı En yüksek sıcaklıklar enlem etkisi ve nem azlığı nedeniyle
Güneydoğu Anadolu’da görülür. Enlem etkisi nedeniyle güneyden kuzeye doğru sıcaklık
azalır. Kıyı bölgeler ile iç bölgeler arasındaki sıcaklık farkı Ocak
ayına oranla azalmıştır. Türkiye
Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı İzoterm eğrileri genellikle batı-doğu uzanışlıdır. En düşük sıcaklıklar Kuzeydoğu Anadolu’da görülür. Nedenleri
:
En yüksek sıcaklıklar, Güneydoğu Anadolu’da görülür.
Nedenleri :
Türkiye
Yıllık Sıcaklık Farkı Nemlilik etkisiyle en düşük sıcaklık farkları Karadeniz
Bölgesi kıyı kesimlerindedir. Karasallığın etkisiyle, kıyılardan uzaklaştıkça sıcaklık
farkları artar. En yüksek sıcaklık farkı Doğu Anadolu’da, Erzurum – Kars
Platosu’ndadır. UYARI : Sıcaklık farklarının 15°C nin
üstünde olması, Türkiye’nin matematik konumu ile ilgilidir. Atmosfer
Basıncı Atmosferi oluşturan gazların belli bir ağırlığı vardır.
Gazların yeryüzündeki cisimler üzerine uyguladığı basınca atmosfer basıncı
denir. Normal
Hava Basıncı 45° enlemlerinde, deniz seviyesinde ve 15°C sıcaklıkta
ölçülen basınca normal hava basıncı denir.
Basınç barometre ile ölçülür. Cıvalı barometre, barograf, aneroid baramotre ve altimetre
gibi çeşitleri vardır. Cıvalı Barometre : Üstü açık bir kaba daldırılmış, yukarı
ucu kapalı bir cam borudur. Hava basıncı, boruyu dolduran cıva sütununu dengede
tutar. Hava basıncı azalıp çoğaldıkça cıva sütunu da alçalıp yükselir. Cıvalı barometre camdan yapıldığı ve hep düz durması gerektiği
için her zaman kullanımı kolay değildir. Barograf : Basıncı sürekli kaydeden ve yazıcı ucu bulunan
bir tür madeni barometredir. Aneroid
Barometre : Madeni barometredir. Cıvalı barometrelerin kullanım alanının
sınırlı olması ve taşıma zorluğu nedeniyle geliştirilmiştir. Altimetre : Madeni barometrelerin bir çeşididir. Yükseldikçe
basıncın azalması kuralına dayanılarak, yüksekliklerin ölçülmesi amacıyla
yapılmıştır. Basınç
Etmenleri Hava basıncı çeşitli etmenler altında değişiklik gösterir. Sıcaklık
(Termik Etken) Basıncı en çok etkileyen etmen sıcaklıktır. Sıcaklığın
günlük mevsimlik değişimine bağlı olarak basınç değişir. Isınan hava genleşerek
yükselir. Gazların seyrelmesi nedeniyle basınç düşer ve alçak basınç alanı
oluşur. Soğuyan havada gaz molekülleri sıkışarak ağırlaşır. Ağırlaşan gazlar
yeryüzüne doğru yığılır ve yüksek basınç alanı
oluşur. Yükselti Yeryüzünden yükseldikçe; Yerçekimi, Atmosferdeki gazların
miktarı azalır. Bunlara bağlı olarak basınç düşer. Hava
Yoğunluğu (Dinamik Etken) 1m3 havanın içerisindeki gazların
miktarına hava yoğunluğu denir. Yoğunluk
su buharına ve toz zerreciklerine göre değişir. Yerçekiminin azalıp çoğalması, Havanın ısınıp soğuması, Yükseltinin artması, Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşü, Hava yoğunluğunun değişmesine neden olur. Hava yoğunluğu arttıkça basınç yükselir, yoğunluk azaldıkça
basınç düşer. Yerçekimi Dünya’nın geoid şekli nedeniyle
yerçekiminin Ekvator’dan kutuplara doğru artması, basıncın kutuplarda yüksek
olmasının nedenlerinden biridir. Mevsim Mevsimlerin basınç üzerindeki etkisi ılıman kuşakta
belirgindir. Yaz aylarında ısınmanın etkisiyle karalar alçak basınç, denizler
ise yüksek basınç alanıdır. Kışın ise denizler alçak basınç, karalar yüksek
basınç alanıdır. Bu durum sıcaklığın basınç üzerindeki etkisini kanıtlar. Dünya’nın
Günlük Hareketi Dünya, ekseni çevresinde döndüğü için hava akımları
yönlerinden sapar. Sapmalar sonucu 30°enlemlerinde alçalıcı hava hareketleri
ile yoğunluk arttığından basınç yükselir ve dinamik yüksek basınç alanı oluşur. 60° enlemlerinde ise batı ve kutup rüzgarları karşılaşır. Bu
rüzgarların birbirlerini iterek yükselmesiyle 60° enlemlerinde gaz yoğunluğu
azaldığından basınç düşer. Böylece dinamik alçak basınç alanı oluşur. UYARI : Dünyanın günlük hareketi sonucunda hava akımlarının
sapması, dinamik basınç alanlarını oluşturur. Dünya’nın ekseni çevresindeki
hareketine bağlı olarak oluşan basınçlara dinamik basınç denir. Basınç
Tiplerinin Özellikleri : 1013 milibardan düşük olan basınçlara alçak
basınç (siklon) yüksek olanlara ise yüksek basınç (antisiklon) denir. Alçak Basınç (Siklon) Termik ve dinamik alçak basınç merkezlerinde benzer hava
hareketleri görülür. Havanın yoğunluğu azdır. Hava yükseltici bir hareket gösterir. Yeryüzündeki hava hareketi çevreden merkeze doğrudur. Merkezden çevreye doğru basınç artar. Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle hava akımları, Kuzey
Yarım Küre’de saat ibresinin tersi yönde, Güney Yarım Küre’de ise saat ibresi yönünde sapmaya uğrar. UYARI : Basınç farkının olduğu yerlerde, hava hareketi her
zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğrudur. Termik alçak basıncın etkili olduğu alanlarda hava sıcaklığı
yüksektir. Dinamik alçak basıncın etkisi altında olan yerlerde sıcaklık
düşüktür. Yüksek
Basınç (Antisiklon) Termik ve dinamik yüksek basınç merkezlerinde
benzer hava hareketleri görülür. Havanın yoğunluğu fazladır. Hava alçalıcı bir hareket gösterir. Yeryüzündeki hava hareketi merkezden çevreye doğrudur. Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle hava akımları, Kuzey
Yarım Küre’de saat ibresi yönünde, Güney Yarım Küre’de saat ibresinin tersi
yönde sapma gösterir. UYARI : Basınç farkının olduğu yerlerde, hava hareketi her
zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğrudur. Dinamik yüksek basıncın etkili olduğu yerlerde hava sıcak ve
kurudur. Termik yüksek basıncın etkili olduğu yerlerde ise hava soğuk ve kurudur. Basınç
Kuşakları Termik
Alçak Basınç Kuşağı (Tropikal Basınç Kuşağı) Ekvator ve çevresinde sıcaklığa bağlı olarak oluşmuştur. Sıcaklık yüksek
olduğu için sıcak çekirdekli siklon da denir. Dinamik
Yüksek Basınç Kuşağı (Subtropikal Basınç Kuşağı) Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşünün rüzgarlar üzerinde
oluşturduğu sapma etkisiyle 30° enlemleri çevresinde oluşan basınç kuşağıdır.
Bu kuşak Kuzey Yarım Küre’de yaz aylarında kuzeye, kış aylarında güneye
kayar. Alçalıcı hava hareketlerine bağlı
olarak havanın ısınması ve nem miktarının düşmesi nedeniyle 30° enlemleri
çevresinde çöller oluşur. Dinamik
Alçak Basınç Kuşağı (Subpolar Basınç Kuşağı) 60° enlemlerinde kutup rüzgarları ve batı rüzgarlarının
karşılaşması ile oluşur. Sıcaklık düşük olduğu için soğuk çekirdekli siklon da
denir. Kışın kara ve denizlerin farklı ısınmaları aynı enlem
üzerinde farklı basınç koşullarının görülmesini sağlar. Bu nedenle kışın
karalar üzerinde yüksek basınç oluşması bu basınç kuşağını kesintiye uğratır. Termik
Yüksek Basınç Kuşağı (Polar Basınç Kuşağı) Kutuplar çevresinde düşük sıcaklık nedeniyle oluşan, yüksek
basınç alanıdır. UYARI : Basınç kuşakları, Kuzey Yarım Küre’de karalar
üzerinde kesintiye uğrar. Güney Yarım Küre’de ise karaların oranı çok az
olduğundan basınç kuşakları daha düzenli ve süreklidir. Türkiye’de
Etkili Olan Basınç Merkezleri Türkiye farklı özellikteki basınçların etkisinde kalır. Bu
durum daha çok Türkiye’nin matematik konumunun sonucudur. Yüksek
Basınçlar : Sibirya
Antisiklonu Ülkemizde doğu ve kuzeydoğudan sokulan termik kökenli yüksek
basınç alanıdır. Türkiye’yi sadece kış aylarında Doğu Anadolu ve Balkanlar
üzerinden sarkarak etkiler. Az fakat etkin kar yağışı ile soğuk ve ayazın fazla olduğu
hava tipini simgeler. Balkanlardan sarktığında Azor
yüksek Basıncı ile birleşerek İzlanda Alçak Basıncı’nın Türkiye’yi etkilemesine
izin vermez. Bu nedenle uzun süreli, sakin ve soğuk kuş koşulları yaşanır. Azor Antisiklonu Ülkemizi sürekli etkileyen dinamik kökenli yüksek basınç
alanıdır. Kışın serin, yağışsız ve batı yönlü rüzgarlarla kendini
belli eder. Rüzgar hızları yavaştır. Kışın sürekli alçalıcı hareket gösterdiği ve soğuk yeryüzüne
dokunduğu için havanın alt kısımlarında soğuk, durgun bir hava katmanı oluşur.
Bu durgun hava bölümü içerisinde şehirsel atıklar birikerek hava kirliliğine
neden olur. Kış ayalarında Kuzey Afrika üzerinde İzlanda Alçak
Basıncı’nın sıcak bölümü oluşarak İzlanda Alçak Basıncı’nın değişmesine yardım
eder. Yaz aylarında ise güneş ışınlarının gelme açısına bağlı olarak etki
alanını Akdeniz üzerinden İngiltere’ye kadar genişletir. Bu durumda Türkiye’de
kuzey yönlü rüzgarlar etkili olur. Alçak
Basınçlar : İzlanda
Siklonu Dinamik kökenli bu alçak basınç alanı kışın etkilidir. Ülkemize batı ve kuzeybatıdan sokulur. Hareketli hava kütlelerini getirdiği için rüzgar birkaç gün
ara ile çok farklı yönlerden eser. Rüzgarın esme yönü güneybatıdan başlar,
kuzeybatıya kadar döner. Bu basınç merkezinde güney sektörlü rüzgarlar
sıcaklığı artırırken, kuzey sektörlü rüzgarlar sıcaklığı düşürücü etki yapar ve
cephesel yağışlara neden olur. Özellikle Karadeniz’de bubasınç
alanı etkisiyle cephesel ve orografik yağışlar
görülür. Eğer kendisinden daha sıcak olan Akdeniz’e iner ve uzun bir
süre burada kalırsa nem yüklenir. Türkiye’nin güneybatı kıyılarında aşırı kış
yağışlarına neden olur. Basra
Körfezi – İran Siklonu Termik kökenli bu basınç alanı, yaz aylarında karaların
aşırı ısınması nedeniyle oluşmuştur. Ülkemizde güney ve güneydoğudan sokulan ve yaz aylarında
etkili olan Basra Alçak Basıncı; Aşırı çöl sıcaklarının yaşanmasına, Yaz başlarında karaların fazla ısınması ve atmosferin üst
kısımlarının daha soğuk olması nedeniyle ani, gök gürültülü, sağanak yağışlara, Azor
Yüksek Basıncı’nın da etkisiyle kuzey yönlü rüzgarların etkin olmasına neden
olur. Rüzgar Hava kütlelerinin yatay yöndeki hareketlerine rüzgar denir. Rüzgarlar basınç farklılıklarından doğar ve daima yüksek
basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru eser. Rüzgarların
Özellikleri : Rüzgarın
Hızı Hava kütlesinin hareket hızıdır. Rüzgar hızı saniyede metre
(m/sn) ya da saatte kilometre (km/sa)
olarak ifade edilir. Rüzgarın hızı anemometre ile
ölçülür. Rüzgarın
Hızını Etkileyen Etmenler Basınç
Farkı Rüzgarın hızını etkileyen temel etmendir. Basınç alanları
arasındaki fark ne kadar fazla ise, rüzgar o kadar hızlı eser. Basınç farkının
güçlü olduğu yerlerde izobarlar sık, zayıf olduğu yerlerde ise seyrek geçmektedir. İzobar : Hava basıncının aynı olduğu yerleri birleştiren
eğrilere izobar (eş basınç) eğrisi denir. Basınç haritalarında bu değerler
deniz seviyesine indirgenmiş olarak kullanılır. Basınç
Merkezlerinin Yakınlığı Alçak ve yüksek basınç merkezleri arasındaki uzaklık
arttıkça rüzgarın şiddeti azalır. Basınç merkezleri birbirine ne kadar yakın ve
aradaki basınç farkı ne kadar fazla ise rüzgar o kadar hızlı eser. Dünya’nın
Günlük Hareketi Dünya’nın günlük hareketinin etkisiyle rüzgarlar esme
yönlerinden sapar. Bu nedenle rüzgarlar basınç farkını izlemeyip izobarlara
paralel bir şekilde estiklerinden hızları azalır. Dünya ekseni çevresinde dönmeseydi rüzgarlar yüksek
basınçtan alçak basınca doğru en kısa yolu izleyerek daha hızlı eseceklerdi.
Ancak Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle en kısa yolu izlemeyen
rüzgarlar daha yavaş eser. UYARI : Rüzgarların sapma gücü enleme ve rüzgarın hızına
göre değişir. Yer
şekilleri Yeryüzünün dağlık ve engebeli arazilerinde rüzgarın sürtünme
etkisi arttığından, hızı azalır. Engebeli olmayan alanlarda, deniz ve
okyanuslar üzerinde sürtünme etkisi azaldığından rüzgarın hızı artar. Rüzgarın
Yönü Rüzgarın yönü bulunulan noktaya göre belirlenir ve rüzgar
hangi coğrafi yönden geliyorsa ona göre adlandırılır. Rüzgarın yönü, basınç merkezlerinin konumuna, Dünya’nın günlük hareketine, yer şekillerine
bağlı olarak değişir. Dünya’nın
Günlük Hareketi Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşü nedeniyle rüzgarlar
yönlerinden sapar. Rüzgar yönlerini saptıran etkiye koriyolis
(coriolis) gücü denir. Koriyolis
gücü ile rüzgarlar Kuzey Yarım Küre’de sağa, Güney Yarım Küre’de sola sapar. Türkiye’de görülen yerel rüzgarlar, yıldız, poyraz, gün
doğusu, keşişleme, kıble, lodos, gün batısı ve karayeldir. Rüzgarın
Frekansı (Esme Sıklığı) Rüzgarın yıl içinde belirli bir yönden esme sıklığına rüzgar
frekansı denir. Esme sıklığı rüzgar frekans gülleri ile gösterilir. Bir bölgede belirli bir sürede rüzgarların en sık estiği
yöne egemen rüzgar yönü denir. Örneğin Ankara Meteoroloji İstasyonu verilerine göre,
Ankara’ya ait yıllık ortalama rüzgar frekans gülüne bakıldığında, yıl içinde
kuzeydoğudan esen rüzgarların toplam 5000 esme sayısı ile en fazla olduğu
görülür. Yani egemen rüzgar yönü kuzeydoğudur. UYARI : Bir yerin rüzgar gülüne bakarak egemen rüzgar yönü
ve o yerdeki yer şekillerinin uzanış yönü hakkında bilgi edinebiliriz. UYARI : Birbirine komşu iki yerin farklı ısınması durumunda
öncelikle rüzgar görülür. Rüzgar
Çeşitleri Rüzgarlar, oluşumlarına, esiş sürelerine ve etki alanlarına
göre üçe ayrılırlar : Sürekli
Rüzgarlar Genel Hava dolaşımına bağlı, sürekli basınç kuşakları
arasında yıl boyunca yön değiştirmeden esen rüzgarlardır. Alizeler 30° enlemlerinden (DYB) Ekvator’a (TAB) doğru esen
rüzgarlardır. Dünya’nın ekseni çevresindeki hareketi nedeniyle sapmaya
uğrayarak, Kuzey Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney Yarım Küre’de güneydoğudan
eserler. En düzenli ve sürekli esen rüzgarlardır. Okyanus akıntılarının yönlerini düzenlerler. Başlangıçta kuru olan bu rüzgarlar, deniz üzerinden
aldıkları nemi Ekvator çevresine yağış olarak bırakırlar. Ters
Alizeler (Üst Alizeler) Ekvator’dan (TAB), 30° enlemlerine (DYB) doğru esen üst
rüzgarlardır. Her yerde ve her zaman görülmezler. Yeteri kadar sürekli ve güçlü değillerdir. 30° enlemleri çevresinde aşağıya doğru alçaldığından yağış
oluşumunu engellerler. Batı
Rüzgarları 30° enlemlerinden (DYB), 60° enlemlerine (DAB) doğru esen
batı yönlü rüzgarlardır. Kuzey Yarım Küre’de güneybatıdan, Güney Yarım Küre’de
kuzeybatıdan eserler. Yön ve süreklilikleri oldukça değişkendir. Denizden karaya estikleri için orta kuşak karaların batı
kıyılarına bol yağış bırakırlar. Kıtaların batı kıyılarında okyanus ikliminin gelişmesine
neden olmuşlardır. UYARI : Batı rüzgarları
sıcak su akıntılarının yön değiştirmesine neden olur ve akıntıları
güçlendirirler. Kutup
Rüzgarları Kutuplardan (TYB) 60° enlemlerine (DAB) doğru esen soğuk ve
kuru rüzgarlardır. Kuzey Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney yarım Küre’de
güneydoğudan eserler. Kuzey Yarım Küre’de kış aylarında etki alanlarını güneye
doğru genişleterek okyanusların batı kıyılarında karasal iklimlerin gelişmesine
neden olurlar. Yazın ise zayıflar ve kutuplara doğru çekilirler. UYARI : Sürekli rüzgarlar yıl boyunca varlığını sürdüren
sürekli basınç merkezleri arasında eser. Mevsimlik
Rüzgarlar Yılın bir yarısında belirli bir yönden, diğer yarısında ise
tam tersi yönden esen rüzgarlardır. Yıl içinde yaklaşık altı aylık sürelerle
yön değiştiren bu rüzgarlara devirli rüzgarlar da denir. Bu tip rüzgarlar, kara
ve denizlerin mevsime dayalı farklı ısınma özelliklerinden doğar. Geniş bir
kara parçası olan Asya Kıtası, onun güney ve güneydoğusunda yer alan Hint
Okyanusu ile Büyük Okyanus bu tip termik basınç sistemlerinin gelişmesine en
uygun bölgelerdir. Burada görülen mevsim rüzgarlarına muson adı verilmektedir. Muson rüzgarları, Güney ve Güneydoğu Asya kıyıları,
Avustralya kıyıları ve Afrika’nın Gine Körfezi kıyılarında görülür. Yaz
Musonları Yaz aylarında Asya kıtası Hint Okyanusu’ndan daha çabuk ve
çok ısınır. Kıta üzerinde termik kökenli alçak basınç alanı oluşur. Hint
Okyanusu ise kıtaya göre daha serin olduğu için termik yüksek basınç alanıdır.
Bu nedenle denizden karaya doğru, nemli yaz musonları eser. Kıyılarda bol yağış
bırakırlar. Muson rüzgarlarının etkili olduğu bu bölgeler Dünya’nın en
yağışlı yerleridir. UYARI : Yaz musonları denizden karaya doğru estikleri için
dağ eteklerine ve yamaçlarına bol yağış bırakırlar. Kış
Musonları Kış aylarında Asya Kıtası çabuk ve çok soğur. Kıta üzerinde
termik kökenli yüksek basınç alanı oluşur. Hint okyanusu ise kıtaya göre daha
ılık olduğu için termik alçak basınç alanıdır. Bu nedenle karadan denize doğru
serin, yer yer soğuk ve kuru kış musonları eser. UYARI : Kış musonları karadan denize estiklerinden kuru
rüzgarlardır. Yerel
Rüzgarlar Etki alanları dar ve esiş süreleri kısa olan rüzgarlardır.
Oluşumlarındaki temel etken kısa süreli sıcaklık ve basınç farklarıdır. Meltemler Günlük sıcaklık ve basınç farklarından doğan rüzgarlardır. Kara
Meltemi Gece, karalar denizlere göre daha çabuk ve çok soğur. Bu
nedenle, karalar üzerinde termik yüksek basınç alanı, denizler üzerinde ise
termik alçak basınç alanı oluşur. Bu durumda hava akımları karalardan denizlere
doğru olur ve bu rüzgarlara kara meltemi denir. Deniz
Meltemi Gündüz, karalar denizlerden daha çabuk ve çok ısınır. Bu
nedenle karalar üzerinde termik alçak basınç alanı, denizler üzerinde ise
termik yüksek basınç alanı oluşur. Bu durumda hava akımları denizlerden
karalara doğru olur ve bu rüzgarlara deniz meltemi denir. Örneğin İzmir’de yaz
aylarında esen imbat bir deniz meltemidir. Dağ
Meltemi Gece, yüksek yerler daha çabuk soğuduğundan termik yüksek
basınç alanı, alçak yerler ise geç soğuduğundan termik yüksek basınç alanıdır.
Hava akımları doruklardan çukur alanlara doğru olur ve bu rüzgarlara dağ
meltemi denir. Vadi
Meltemi Gündüz, yamaçlar vadi tabanlarına göre daha çabuk ve çok
ısınır. Yamaçlar termik basınç alanı, vadi tabanları ise termik yüksek basınç
alanıdır. Bu durumda, hava akımları vadi tabanlarından yamaçlara doğru olur ve
bu rüzgarlara vadi meltemi denir. UYARI : Meltemler, havanın durgun olması nedeniyle
Ekvator’da yıl boyunca, orta enlemlerde ise en çok yaz mevsiminde görülür. Sıcak
Yerel Rüzgarlar Estikleri yere göre daha sıcak olan rüzgarlardır. Fön : Yamaçtan aşağı inen hava kütlesinin sıcaklığının her
100 m de 1 °C artmasına bağlı olarak oluşan sıcak ve kuru rüzgarlardır. Bu
rüzgarlar kış mevsiminde karların erken erimesine, çığ ya
da su baskınlarına neden olur. Yaz mevsiminde ise ürünlerin erken
olgunlaşmasını sağlar. Srikko
: Büyük Sahra’dan Kuzey Afrika ve İtalya
kıyılarına doğru esen sıcak ve kuru rüzgarlardır. Akdeniz üzerinden geçerken
nem yüklendikleri için İtalya kıyılarına yağış bırakırlar. Çoğu zaman havanın
içindeki tozdan dolayı bu yağışlar renkli olur. Srikko
kıyıya yağış bırakıp içerilere sokulunca tekrar kuraklaşır. Hamsin : Büyük Sahra’dan Mısır ve Libya kıyılarına doğru
esen sıcak, kuru ve toz yüklü tipik çöl rüzgarlarıdır. Samyeli (Keşişleme) : Güneydoğudan esen, sıcak ve kuru çöl
rüzgarlarıdır. Ürünler üzerinde kurutucu ve kavurucu etki yaparlar. Türkiye’de
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz’de etkisi daha belirgindir. Lodos : Türkiye’ye güneybatıdan esen sıcak ve nemli
rüzgarlardır. Lodos yağış bırakmaz ancak havadaki nem miktarını artırır.
Ardından hava soğuyunca bu nem yağışa dönüşür. Belli bir esme mevsimi yoktur.
Kış aylarıda estiğinde ılıtıcı etki yapar. Kıble : Güneyden esen sıcak rüzgarlardır. Akdeniz kıyılarına
yağış bırakırlar. Torosların güney yamaçlarında
etkili rüzgarlardır. UYARI : Yamaçtan aşağı inen bir kütlenin sıcaklığı ve
kurutucu etkisi artar. Soğuk
Yerel Rüzgarlar Genellikle kış aylarında etkili rüzgarlardır. Dağlık
alanlardan ve soğuk enlemlerden ılık kıyılara doğru eserler. Mistral
: Fransa’nın iç kesimlerinden Rhone Vadisi’ni
izleyerek Akdeniz kıyılarına doğru kışın esen soğuk rüzgarlardır. Bora : Yugoslavya’nın iç kesimlerinden Adriyatik Denizi
kıyılarına esen soğuk rüzgarlardır. Krivetz:
Romanya’nın iç kesimlerinden Karadeniz kıyılarına doğru esen soğuk
rüzgarlardır. Etezien
: Balkan Yarımadası’ndan Kuzey Ege kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır. Karayel : Türkiye’ye kuzeybatıdan esen soğuk rüzgarlardır.
Kışın kar yağışlarına, yazın sağanak yağışlara neden olur. Yıldız : Türkiye’ye kuzeyden esen soğuk rüzgarlardır.
Karadeniz kıyılarına yağış bırakırlar. Kar yağışına neden olurlar. Karayel ile
karışık estiğinde kar fırtınaları görülür. Poyraz : Türkiye’nin hemen her yerinde esen rüzgarlardır.
Yaz poyrazı serinletici etki yapar. Kışın ise kuru soğuklara neden olur. Tropikal
Siklonlar Tropikal kuşakta sıcak ve nemli hava kütlelerinde oluşan,
güçlü ve çok şiddetli esen, yıkıcı etkileri olan rüzgarlardır. Yerel olarak
siklon, hurricaine, tayfun, gibi adlar verilir. Daha küçük ölçekli güçlü girdap hareketlerine de hortum
(tornado) adı verilir. Nem Yeryüzündeki su kütlelerinden buharlaşan su, atmosferin
nemlenmesine yol açar. Atmosferdeki su buharına hava nemliliği de denir. Önemli
bir sıcaklık etmeni olan atmosferdeki su buharının miktarı, yere ve zamana göre
değişir. Atmosferde nemliliğin dağılışını etkileyen etmeler. Buharlaşma Atmosferdeki nemin kaynağı yeryüzündeki su kütleleridir.
Sıcaklık arttıkça, havadaki nem açığı arttıkça, su yüzeyi genişledikçe, rüzgar
estikçe, basınç azaldıkça, buharlaşma artar. Sıcaklık Sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde havanın nem alma
kapasitesi de yüksek olduğu için buharlaşma artar, düşük olduğu yerlerde ise
buharlaşma azalır. Yükseklik Ağır bir gaz olan su buharı, yerçekiminin etkisiyle fazla
yükselemez. Yoğunlaşma sonucu yağış tekrar yeryüzüne düşer. Yükseldikçe hava soğuyacağından havanın su buharı
taşıma kapasitesi dolayısıyla buharlaşma azalır. Basınç Yüksek basınç alanlarında alçalıcı hava hareketi
buharlaşmayı engeller. Çünkü alçalan havanın yoğunluğunun artması su buharının
yükselmesini önler. Alçak basınç alanlarında ise yükselen havanın yoğunluğu
daha az olacağı için buharlaşma daha kolaydır. Mutlak Nem (Varolan Nem) 1m3 havanın içindeki su buharının gram
olarak ağırlığına mutlak nem denir. Mutlak nem, sıcaklığa bağlı olarak,
Ekvator’dan kutuplara doğru, denizlerden karalara doğru ve yükseklere
çıkıldıkça azalır. Maksimum Nem (Doyma Miktarı) 1m3 havanın belli bir sıcaklıkta taşıyabileceği nemin
gram olarak ağırlığıdır. Hava kütleleri ısındıkça genleşip hacimleri artar. Bu
nedenle nem alma ve taşıma kapasiteleri de artar. Eğer hava taşıyabileceği
kadar nem alırsa doyma noktasına ulaşır ve doymuş hava adını alır. Örneğin : 20°C sıcaklığa
sahip bir hava kütlesinin taşıyabileceği nem miktarı 17,32 gr/m3’tür.
Bu hava kütlesinin sıcaklığı 30°C’ ye yükseldiğinde havanın hacmi genişleyeceği
için taşıyabileceği nem miktarı da artar ve doyma noktası 30,4 ge/m3’e yükselir. Bu nedenle hava kütlesinin
doyması için aradaki fark (13.08 gr) kadar nem yüklenmesi gerekir. UYARI : Hava kütleleri, genellikle doyma noktasının üzerinde
nem taşıyamaz. Bağıl
Nem Hava her zaman taşıyabileceği kadar nem yüklenmez. Genellikle
havadaki su buharı miktarıyla doyma miktarı arasında bir fark bulunur. Bu farka
doyma açığı (nem açığı) denir. Belli sıcaklıkta 1m3 havanın neme doyma oranına ise
bağıl nem denir.
Bağıl Nem = Mutlak Nem (Varolan
Nem) x 100
Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Formülü ile hesaplanır. Bağıl
Nemi Artıran Etkenler Bağıl nem, mutlak nemin artması ya
da hava sıcaklığının azalması nedeniyle artar. Mutlak
Nemin Artması Mutlak nem bakımından fakir, diğer bir deyişle doyma açığı
bulunan bir hava kütlesi denizler üzerinden geçerken buharlaşma yolu ile ya da mutlak nemi kendisinden daha çok (doyma noktasına
yakın) olan bir hava kütlesi ile karşılaştığında karışma yolu ile mutlak nem
bakımından zengin hale gelir. Hava kütlesinin sıcaklığı değişmeden nem
kazandığı için bağıl nemi de artar. Hava Sıcaklığının Azalması Hava kütlesi kendisinden daha soğuk bir hava ile
karşılaştığında ya da soğuk bir zemin üzerinden geçtiğinde sıcaklığı düşer. Böylece nem miktarı değişmeden
sıcaklığı düşen hava kütlesinin bağıl nemi artar. Mutlak
Nem, Maksimum Nem ve Bağıl Nem İlişkisi Bir yerdeki yağış oluşumu mutlak nem (varolan nem) ile
maksimum nem (doyma noktası) arasındaki ilişkiye bağlıdır. Yağış oluşumu için
havanın nem yüklenerek doyma noktasına ulaşması ve bağıl neminin % 100 olması
gerekir. MUTLAK,
MAKSİMUM VE BAĞIL NEM İLİŞKİSİ Mutlak Nem (Varolan Nem) = Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem = %100 Hava neme doymuştur. Mutlak Nem (Varolan Nem) > Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem > %100 Havada nem fazlası bulunur.Bu fazlalık yoğunlaşarak yağış
biçiminde yeryüzüne döner. Mutlak Nem (Varolan Nem) < Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem < %100 Havada doyma açığı yani nem açığı bulunur. Nem açığının
kapanması için hava sıcaklığının azalması ya da
havanın nem yüklenmesi gerekir. UYARI : Soğuk bölgelerde havanın doyma miktarı düşük olduğu
için bu bölgelerde bağıl nem yüksektir. Çöl bölgelerinde ise havanın doyma
miktarı yüksek olduğu için, hava kütlesi soğuk bölgelerden daha çok mutlak nem
içerse bile bağıl nem miktarı düşüktür. Yoğunlaşma
Atmosferdeki su buharının gaz halden sıvı ya da katı
hale geçmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın temel
nedeni sıcaklığın düşmesidir. Yoğunlaşma
Çeşitleri Havanın
Alttan Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma Bu tip yoğunlaşma ile sis oluşur. Yatay ya
da yataya yakın hareket eden ılık ve nemli bir hava kütlesinin kendisinden daha
soğuk bir zemin üzerinden geçişi sırasında içindeki
su buharının su zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına sis denir. Hava
Kütlesi Sisi Genellikle hava hareketlerinin yatay yönde ve yavaş olduğu
yerlerdeki ısı kaybı sonucu oluşan sislerdir. Kara
Sisi (Radyasyon Sisi) Kara sisleri sıcaklık terselmesinin
görüldüğü yerlerde ve dönemlerde kara içlerinde oluşur. Sıcaklık
Terselmesi : Bazı dönemlerde
yerin aşırı enerji kaybetmesi, dağlardan çukur alanlara soğuk havanın inmesi,
sıcak havanın üstüne soğuk havanın gelmesi ya da
alçalan havanın alt bölümlerinin soğuması gibi
nedenlerle hava tabakasının sıcaklığı yerden yükseldikçe düzenli olarak
azalmaz. Belirli bir yükseltiye kadar artan sıcaklık sonra yeniden düzenli
olarak azalmaya başlar. Bu olaya sıcaklık terselmesi
denir. Kıyı
ve Deniz Sisi (Adveksiyon Sisi) Yatay hava hareketleri sonucunda ılık ve nemli hava
kütlesinin kendinden daha soğuk zemin üzerinden geçtiği
kıyılarda ve deniz üzerinde oluşan sislerdir. Örneğin İngiltere’de batı rüzgarlarının ve Gulfstream sıcak su akıntısının etkisi ile bu tip sisler
yıl boyunca görülür. Yer
şekli Sisi (Orografik Sis) Yamaç eğimi az olan yerlerde ılık ve nemli hava kütlesinin
yamaç boyunca yükselmesi ve bunun sonucunda içindeki su buharının soğuyarak
yoğunlaşması ile oluşan sislerdir. Cephe
Sisi Sıcaklık ve nem bakımından farklı hava kütlelerinin
karşılaşma bölgelerinde, sıcak hava soğuk hava üzerinde yükselir. Yükselen
sıcak havada olan yoğunlaşmalar sonucunda soğuk hava içine su buharı katılır.
Nem miktarı artan soğuk havanın yoğunlaşmasıyla sis ya
da bulut oluşur. UYARI : Sis yoğunluğu havanın nem taşıma kapasitesine bağlı
olduğundan, gece daha fazladır. Yükselen
Havanın Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma Bu tip yoğunlaşma ile bulut oluşur. Bir hava kütlesinin dikey yönlü hareketi
sırasında, yerden yükseldikçe içindeki subuharının su
zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına bulut denir. Bulutların güneş ışınlarını
engelleyici etkisi ile yeryüzünün aşırı ısınıp soğuması önlenir. Bulutluluk Oranı Gökyüzünün bulutlarla kaplı olma oranıdır. Bulutluluk nefometre
ile ölçülür. Bulutluluk oranının yüksek olduğu (her mevsim bol yağış alan)
yerlerde güneşli gün sayısı azdır. Örneğin İngiltere’de, batı rüzgarlarının ve
sıcak su akıntılarının etkisiyle hemen her mevsim yağışlı ve güneşli gün sayısı
azdır. UYARI : Bulut kümelerinin altının düz olması yoğunlaşmanın
aynı seviyede olduğunu gösterir. Nefometre :
Bulutluluk gökyüzünü kaplayan bulutların miktarı 10 ya
da 8 eşit parçaya bölünmüş ve nefometre adı verilen
bir araç ile ölçülür. Nefometre ufku kaplayacak
şekilde tutularak bulutla kaplı pencereler sayılır. Bulutla kaplı pencere sayısının
tüm pencere sayısına oranı da bulutluluğu verir. Bulut
Tipleri Bulutlar yüksekliklerine göre incelenir. Yüksekliklerine göre bulutlar 3 gruba ayrılır: Yüksek
Bulutlar 6000m’nin üstündeki hava katmanlarında su buharının buz
şeklinde yoğunlaşması ile oluşan bulutlardır. Bu seviyelerdeki su buharı
azlığına bağlı olarak görünüşleri tüy
şeklindedir. Bunlara genel olarak sirrus adı verilir. UYARI : Kümülonimbus bulutları
dikey yönlü hareketlerinin fazla olması nedeniyle her üç (alçak, orta, yüksek)
seviyeye de yayılabilen bulutlardır. Orta
Bulutlar 3000 – 6000 m arasındaki yükseltilerde yoğunlaşmalara bağlı
olarak oluşan bulutlardır. Bunlara alto bulutları adı verilir. Genellikle beyaz
renklilerdir. Alçak
Bulutlar Yeryüzü ile 3000 m arasında oluşan kalın, yoğun ve koyu
görünüşlü bulutlardır. Yoğunlaşma hızlı ve kısa sürede olursa küme şekilli
yoğun yağış bırakan bulutlar oluşur. Eğer yoğunlaşma yavaş ve uzun sürede
olursa tabaka şekilli ve uzun süren çisinti şeklinde
yağış bırakan bulutlar oluşur. Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz
kristalleri veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir. Yerde
Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar Çiy : Havanın açık ve
durgun olduğu gecelerde, havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde su
damlacıkları biçiminde yoğunlaşmasıdır. İlkbahar ve yaz aylarında görülür. UYARI : Bir bölgede yağışların oluşabilmesi için hava
sıcaklığının düşmesi, hava kütlesinin yükselmesi ve havanın doyma noktasına
ulaşması gerekir. Dolu yağışı orta enlemlerde, genellikle sağanak yağmurlara
birlikte, ilkbahar ve yaz aylarında görülür. Çiy 0°C’nin
üzerindeki, kırağı 0°C’nin altındaki yoğunlaşmalar
ile oluşur. Kırağı : Soğuyan zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz
kristalleri şeklinde olmasıdır. Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve
durgun olması gerekir. Kırç : Aşırı soğumuş
su taneciklerinden oluşan bir sis uzun süre yerde kaldığında, su taneciklerinin
soğuk cisimlere çarparak buz haline geçmesidir. Troposferde
Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar Yağmur : Buluttaki su taneciklerinin damlalar halinde
birleşerek yeryüzüne düşmesidir. Kar : Havadaki su buharının 0°C’nin
altında yoğunlaşarak ince taneli buz kristallerine dönüşmesidir. Dolu : Dikey yönlü hava hareketlerinin çok güçlü olduğu
bulutlarda, sıcaklığın birdenbire ve büyük ölçüde düşmesiyle su tanecikleri
donar. Yağış
Miktarı Yıl içerisinde birim alana düşen toplam yağış miktarına
denir. Yağış, plüviyometre ile ölçülür, kg/m2
ya da mm olarak ifade edilir. Yağış
Miktarını Etkileyen Etmenler Hava Kütlesi : Bir
yerin yağış alabilmesi için uygun hava kütlelerinin ve buna bağlı cephe
sistemlerinin etkisi altında bulunması gerekir. Hava kütlesi nemli ise yağış
miktarı artar. Örneğin Türkiye’de kış yağışlarının fazlalığı İzlanda Gezici
Alçak Basıncı’nın kışın daha etkili olmasının bir sonucudur. Yükselti ve Yer şekilleri :
Deniz seviyesinden yaklaşık 1500 – 2000 yükseltiye kadar her 100 m’de yağış miktarı 50 – 400 mm arasında artar. Bu
yükseltiden sonra yağışlar azalır. Çünkü içindeki nemin büyük bölümünü yamacın
orta bölümlerine bırakan hava kütlesi doruklara kuru olarak geçer. Nemli hava
kütlelerine dönük yamaçlarda yağışın fazla, ters yamaçlarda yağışın az olması
ise yer şekillerinin yağış miktarına etkisini kanıtlar. Denize Etkisine Kapalılık
: Denizden uzaklaştıkça yağış miktarı azalmaktadır. Çünkü, nemli hava
kütleleri, içindeki nemin büyük bir bölümünü kıyı kesimlerinde bırakır ve
içerilere daha kuru olarak sokulur. Akıntılar : Sıcak su akıntılarının etkisiyle ısınıp nemlenen
hava kütleleri serin kara üzerine geldiğinde yağış bırakır. Örneğin, İngiltere
ve Japonya kıyılarında yağış miktarının fazla olmasında sıcak su akıntıları
etkilidir. Soğuk su akıntılarının geçtiği kıyılarda
ise yağış miktarının azaldığı görülür. Bitki Örtüsü : Özellikle ormanlardaki terleme, nem miktarını
artırdığından yağışlar %3 – 6 oranında artar. Yağış
Tipleri : Yükselim
(Konveksiyon) Yağışları Isınarak yükselen havanın soğuması ile oluşan yağışlardır. Ekvator çevresinde yıl boyunca orta enlemlerde ilkbahar ve
yaz aylarında bu tip yağışlar görülür. Türkiye’de ilkbahar ve yaz başlarında kuzeybatıdan gelen
nemli ve soğuk hava, İç Anadolu’da ısınarak, yükselir ve yağış bırakır. Bu
yağışlara kırkikindi yağmurları denir. Yamaç
(Orografik) Yağışları Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi
sonucunda oluşan yağışlardır. Orografik
yağışlar en çok kıyıya paralel uzanan dağların denize dönük yamaçlarında
görülür. Türkiye’de Toroslar ve Kuzey
Anadolu Dağları’nda yamaç yağışı belirgindir. UYARI : Egemen rüzgar yönüne dük uzanan dağ yamaçları orografik yağışları alır. Cephe
Yağışları Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında
oluşan yağışlardır. Yeryüzündeki yağışların önemli bir bölümünü bu tip yağışlar
oluşturur. Batı ve Orta Avrupa ile okyanusal
iklim bölgelerinde her mevsim, Akdeniz iklim bölgelerinde kış aylarında
cephesel yağışlar görülür. Dünya’da
Yağışın Dağılışı Çok
Yağışlı Bölgeler Ekvatoral Bölge : Yıl
boyunca ısınmanın fazla olması nedeniyle yükselim yağışları görülür. Bu bölgede
karşılaşan kuzey ve güney alizeleri
de yükselim yağışlarına yol açar.
Her mevsim yağışlı olan ekvatoral bölgede, Mart ve Eylül aylarında yağış miktarı artar. Yıllık yağış toplamı
2000 mm civarındadır. Muson Asyası : Yaz musonlarının
etkisiyle yaz aylarında bol yağış alır. Yağışlar, yamaç yağışı şeklindedir. Kış
ayları genellikle kurak geçer. Yıllık yağış miktarı 2000 mm’nin
üstündedir. Orta Kuşak Karaların Batı Kıyıları : Her mevsimin yağışlı
olduğu bölgelerdir. Kış yağışlarının nedeni gezici alçak basınç ve buna bağlı
cephe sistemleridir. Dağlık kıyılarda yer şekilleri yağış miktarını artırıcı
etki yapar. Ayrıca bu kıyılar batı rüzgarları ve sıcak su akıntılarının etkisi
altıdadır. UYARI : Kuzey Amerika Kıtası’nın doğu kıyısında tropikal
siklonlar nedeniyle çok yağış görülür. Yağışlı
Bölgeler Akdeniz Bölgeleri : 30° - 40° enlemleri arasında kışları
yağışlı, yazları kurak bir yağış rejimi gelişmiştir. Bölge, yazın subtropikal yüksek basınçların, kışın ise batı rüzgarları
ve geçici alçak basınçların etkisinde kalır. Kış yağışları, cephesel
yağışlardır. Dağlık alanlarda ise orografik cephesel
yağılar görülür. Orta Kuşak Kıtalarının Doğu Kıyıları : Her mevsimi
yağışlıdır. Genellikle yağışlar cepheseldir. Ancak yaz mevsiminde konveksiyonal yağışlar da görülür. Soğuk su akıntıları bazı
kıyılarda çöllerin gelişmesine neden olmuştur. Savan Bölgeleri : 10°
- 20° enlemleri arasında, kışların kurak, yazların ise yağışlı geçtiği bölgelerdir. Yaz yağışları konveksiynal
yağışlardır. Kış kuraklığının nedeni subtropikal
yüksek basınç alanının Ekvator’a doğru kaymasıdır. Az
Yağışlı Bölgeler Orta kuşak karasal bölgelerde kışın, karaların iç
kısımlarında havanın soğuk olması nedeniyle antisiklon alanları oluşur. Nemli
havanın iç kısımlara sokulmasını önler. Buralarda kışlar biraz nemli ancak
yağışsızdır. İlkbahar ve yaz aylarında ise ısınmaya bağlı konveksiyonal
yağışlar görülür. Kurak
Bölgeler Subtropikal Yüksek Basınç Bölgeleri 20° - 30° enlemleri arasında yıl boyunca yağışın çok az
görüldüğü hatta bazı yıllarda yağışın hiç görülmediği bölgeler vardır. Alçalıcı
hava hareketleri nem açığını büyütür ve kuraklığın belirginleşmesine neden
olur. Bu bölgeler, Büyük Sahra, Arabistan ve Avustralya’da geniştir. Güney
Afrika, Güney Amerika ve Meksika’da daha dar alanlıdır. Orta
Kuşak Kıtalarının Deniz Etkisine Kapalı İç Kısımları Denizden çok uzak olan bu bölgelere nemli rüzgarlar
ulaşamaz. Kıyıya paralel uzanan dağ sıraları da nemli rüzgarları engellediği
için bu bölgelerde kuraklık belirgindir. Örneğin Orta Asya çöllerinin oluşumu
buna bağlıdır. Kutuplar Kutuplar çevresi soğuk olduğundan havanın mutlak nemi düşük
ve yağış miktarı azdır. Ayrıca buralarda yüksek basınç alanının egemen olması
yağışları önler. Buralara daha çok soğuk çöller denir. Türkiye’de
Yağışın Dağılışı
UYARI : 30° Kuzey enlemindeki dinamik yüksek basınç alanının
yaz aylarında 40° Kuzey enlemine doğru genişlemesi nedeniyle Karadeniz kıyıları
dışında yaz kuraklığı oluşur. |